T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2019/3048
K. 2020/1093
T. 10.2.2020
ÇEKTEN KAYNAKLANAN MENFİ TESPİT VE İSTİRDAT TALEBİ ( Davacının Talebinin Bir Miktar Paranın Ödenmesi Alacak veya Tazminat Değil Kıymetli Evrak Olarak Çeki Haksız Olarak Elinde Bulundurduğu İddia Edilen Hamilden Çekin İadesi Olduğundan TTK’nin 792. Maddesi Kapsamında Açılan Çek İstirdadı Davasında Arabulucuya Başvurmanın Dava Şartı Olmadığı – Bu İtibarla İlk Derece Mahkemesinin ve Bölge Adliye Mahkemesinin Çek İstirdadı Davasında Arabulucuya Başvurulmasının Dava Şartı Olduğu Yönündeki Değerlendirmelerinin Hatalı Olduğu )
ARABULUCUYA BAŞVURMA ŞARTI ( Çekten Kaynaklanan Menfi Tespit ve İstirdat Talebi – Davacının Talebinin Bir Miktar Paranın Ödenmesi Alacak veya Tazminat Değil Kıymetli Evrak Olarak Çeki Haksız Olarak Elinde Bulundurduğu İddia Edilen Hamilden Çekin İadesi Olduğundan TTK’nin 792. Maddesi Kapsamında Açılan Çek İstirdadı Davasında Arabulucuya Başvurmanın Dava Şartı Olmadığı/İlk Derece Mahkemesinin ve Bölge Adliye Mahkemesinin Çek İstirdadı Davasında Arabulucuya Başvurulmasının Dava Şartı Olduğu Yönündeki Değerlendirmelerinin Hatalı Olduğu )
ÇEK İSTİRDADININ ARABULUCULUĞA TABİ OLMAMASI ( Menfi Tespit Davasında Dava Konusunun Bir Miktar Alacağa İlişkin Olduğunun Açık Olduğu – 7155 Sayılı Kanun’un 20. Maddesiyle TTK’nin 5. Maddesine Eklenen 5/A Maddesi Kapsamında Menfi Tespit Davasında Arabulucuya Başvurmak Dava Şartı ise de Arabuluculuk Dava Şartına Tâbi Olmayan Çek İstirdadı Davası ile Birlikte Açıldığından Eldeki Davada Menfi Tespit Talebi de Arabuluculuk Dava Şartına Tâbi Olmayacağı/Mahkemece İşin Esasına Girilip Bir Karar Verilmesi Gerektiğinden Kararın Bozulması Gerektiği )
6102/m. 5/A, 792
6100/m. 115
ÖZET : Dava, menfi tespit ve çek istirdadı taleplerine ilişkindir. Açılan davada davacının talebi, bir miktar paranın ödenmesi, alacak veya tazminat değil kıymetli evrak olarak çeki haksız olarak elinde bulundurduğu iddia edilen hamilden çekin iadesidir. Bu itibarla TTK’nin 792. maddesi kapsamında açılan çek istirdadı davasında arabulucuya başvurmak dava şartı değildir. Bu itibarla ilk derece mahkemesinin ve bölge adliye mahkemesinin çek istirdadı davasında arabulucuya başvurulmasının dava şartı olduğu yönündeki değerlendirmeleri hatalıdır.
Mahkeme menfi tespit davasında davacının borçlu olup olmadığının tespiti ile birlikte davalının da alacaklı olup olmadığının tespitini yapacaktır. Şu halde menfi tespit davasında dava konusunun bir miktar alacağa ilişkin olduğu açık olup 7155 Sayılı Kanun’un 20. maddesiyle TTK’nin 5. maddesine eklenen 5/A maddesi kapsamında menfi tespit davasında arabulucuya başvurmak dava şartı ise de arabuluculuk dava şartına tâbi olmayan çek istirdadı davası ile birlikte açıldığından eldeki davada menfi tespit talebi de arabuluculuk dava şartına tâbi olmayacaktır. Mahkemece işin esasına girilip bir karar verilmesi gerektiğinden kararın bozulması gerekir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 14/01/2019 tarih ve 2019/4 E- 2019/27 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi’nce verilen 06/05/2019 tarih ve 2019/620 E- 2019/281 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, keşidecisi …Plastik İnşaat Yapı Malzemeleri San. ve Tic. Ltd. Şti, çek numarası … , çek seri nosu UE 0327720 nolu, … bank Cumhuriyet Şubesi’ne ait çekin davacı tarafından kaybedildiğini, kaybolan çekle ilgili çek iptali davası açıldığını ve mahkemece ihtiyati tedbir olarak ödemeden yasaklama kararı verildiğini, davalının müvekkili davacının elinden rızası dışında çıkan davaya konu çeki kötüniyetli olarak elinde bulundurduğunu, taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığını ileri sürerek çekin istirdatına ve davacının meşru hamil sıfatıyla alacaklı olduğunun ve müvekkili ile çeki arasındaki ticari ilişkiden dolayı aldığı keşidecinin söz konusu çekte lehtar davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, çekin davacı tarafından borca karşılık davalıya ciro edilerek verildiğini, davacının iddiasını kesin ve inandırıcı delillerle kanıtlaması gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, davanın 7155 Sayılı Kanun’un 20. maddesiyle 6102 Sayılı TTK’nın 5. maddesine eklenen 5/A maddesinin yürürlüğe girmesinden sonra açıldığı, bu maddeye göre çek istirdadına ilişkin eldeki davada arabulucuya müracaat edilmesinin dava şartı olduğu, bu husus yerine getirilmeden dava açıldığı gerekçesiyle HMK’nın 115/2 maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi’nce, çek istirdadı davasının aynı zamanda bir alacak davası olduğu, TTK’nın 797. maddesine göre talepte bulunulması nedeniyle mutlak ticari dava olduğu, bu nedenle TTK’nın 5/A maddesi gereğince arabulucuya müracaat edilmeden dava açılmasının mümkün olmadığı, menfi tespit davaları yönünden arabulucuya müracaat edilip edilmeyeceği hususu uygulamada tartışmalı olmakla birlikte menfi tespit davasında, davalının alacak iddiası bulunduğundan arabulucuya tabii olması gerektiği, menfi tespit davası devam ederken borç tahsil edildiğinde davanın re’sen istirdat davasına dönüştüğü, bu sebeple menfi tespit davasının bir alacak iddiasını da içerdiği, aksi takdirde re’sen istirdat davasına dönen menfi tespit davasında yargılamanın ortasında arabulucuya gidilmesine karar verilmesi sonucunu doğacağı, bunun usul ekonomisine de uygun düşmeyeceği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 792. maddesi kapsamında açılan çek istirdadı ve dava konusu çek nedeniyle davalıya borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece dava türü itibarıyla arabulucuya müracaat edilmesinin dava şartı olduğu gerekçesiyle HMK’nin 115/2 maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmiştir. Davanın 7155 Sayılı Kanun’un 20. maddesiyle TTK’nın 5. maddesine eklenen 5/A maddesinin yürürlüğe girmesinden sonra açıldığı uyuşmazlık konusu değildir. Bahse konu maddeye göre TTK’nin 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Eldeki davada uyuşmazlık, TTK’nin 792. maddesine göre açılan çek istirdadı davasında ve menfi tespit davasında arabulucuya başvurmanın dava şartı olup olmadığı hususunda toplanmaktadır. TTK’nin 792. maddesi “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790. maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür” şeklindedir. Anılan madde hükmüne göre açılan davada davacının talebi, bir miktar paranın ödenmesi, alacak veya tazminat değil kıymetli evrak olarak çeki haksız olarak elinde bulundurduğu iddia edilen hamilden çekin iadesidir. Bu itibarla TTK’nin 792. maddesi kapsamında açılan çek istirdadı davasında arabulucuya başvurmak dava şartı değildir. Bu itibarla ilk derece mahkemesinin ve bölge adliye mahkemesinin çek istirdadı davasında arabulucuya başvurulmasının dava şartı olduğu yönündeki değerlendirmeleri yerinde değildir.
Davada diğer talep olan davacının çek nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespiti talebinin yani menfi tespit davasının arabuluculuk dava şartına tabi olup olmadığı hususuna gelince, menfi tespit davasında davacı, davalıya borçlu olmadığının tespitini istemekte, buna karşın davalı taraf davacının borçlu olduğunu savunmaktadır. Netice itibarıyla mahkeme menfi tespit davasında davacının borçlu olup olmadığının tespiti ile birlikte davalının da alacaklı olup olmadığının tespitini yapacaktır. Şu halde menfi tespit davasında dava konusunun bir miktar alacağa ilişkin olduğu açık olup 7155 Sayılı Kanun’un 20. maddesiyle TTK’nin 5. maddesine eklenen 5/A maddesi kapsamında menfi tespit davasında arabulucuya başvurmak dava şartı ise de arabuluculuk dava şartına tâbi olmayan çek istirdadı davası ile birlikte açıldığından eldeki davada menfi tespit talebi de arabuluculuk dava şartına tâbi olmayacaktır.
Bu durumda mahkemece işin esasına girilip bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve kararın bu yönden bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 10.02.2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.